31 Temmuz 2007 Salı

Tarayıcı Tabanlı Online Oyunlar

Internet erişiminin, bağlantı hızlarının ve muhtemelen insanların boş vakitlerinin artması nedeniyle sadece web tarayıcısı üzerinden, basit üyelik ile oynanan oyunların sayıları gittikçe artıyor. Evet insanın arada bir oyun oynaması kadar doğal bir şey yok ama bu oyunlar farklı bir durumu ortaya çıkartıyor.

Öncelikle şunu belirtmem lazım. Bu tür oyunların esas amacı sürekli güncellenen sayfa yapısı nedeniyle oyunculara reklam gösterip bunun üzerinden para kazanmak.

Bu oyunlardan en meşhuru sanırım Ogame'dir. Temel olarak gezegeninizi ihşa edip evreni ele geçirmeye çalıştığınız bir oyun. Kaynak yönetimi ve silahlar oyunun ana öğeleri.

Genellikle bir arkadaşın, "Bak böyle bir oyun buldum. Sen de gel beraber oynayalım" gibi bir mesajıyla girilen bu tür oyunlar hakkında bu yazıyı yazma nedenim, bu tür oyunları son derece gereksiz hatta zararlı bulmam. Şimdi nedenlerine gelelim.

Bu oyunlar genel bir kullanıcı kitlesine hitap ettiği için zaman önemli rol oynuyor. Bir işi hızlı yapmak mümkün değil. Çoğu oyun elemanı zaman kısıtlamasına bağlı. Bu da oyunları son derece sıkıcı bir hale getiriyor. 1 dakika, 2 dakika, 5 dakika oyun başında bekleyip sonra tek düğmeye tıklamak kadar boş bir iş daha olabilir mi?

Öte yandan web üzerinden oynandıkları için çok derinlemesine programlama yapılmıyor. Yani oyun içi seçenekler de kısıtlı. Bu da belli bir süre sonra tekrarlamalara neden oluyor. Oyunlar ilk başta karışık gelse de zamanla sıkmaya başlıyor. Zaten oyunun cezbedici yanı bu ama bir süre sonra aman dedirtiyor.

Bir diğer unsur sürekli ilgi gerektirmesi. Yani oyunu kaydedip sonra kaldığınız yerden devam etmeniz mümkün değil. Oyunda zaman gerçek zamanlı olarak ilerliyor. Bu da oyun içinde çok vakit geçirmenize neden oluyor. Yatıp kalkıp bu oyunlarla meşgul olmak gerekiyor.

Oyunların çoğu beceriden çok bağlılık ile işliyor. İşte bu bence çok tehlikeli bir durum çünkü insanlar bir yerden sonra hayatlarını buna göre programlamaya başlıyor.

Bir diğer nokta oyunda muhtemelen sizden önce olayı aşmış insanlara yetişmeye çalışmanız. Saatlerini bu işe ayırmış kişilere karşı çabalıyorsunuz. Sonuç muhtemelen boşa geçirilmiş zaman oluyor.

Tabi bir de paralı oyun seçenekleri var. Parayı bastırırsanız bazı işler size daha kolay oluyor. Bu da parasız oynayanlar için büyük dezavantaj, paralı oyuncular için ise bir para tuzağı olmuş oluyor.


Sonuç olarak bu oyunları oynayan veya günün birinde oynamayı düşünenlere tavsiyem vakitlerini daha tatmin edici işlere ayırmaları. Oyun oynamak isterseniz bağımlılık yaratan oyunlar değil beceri gerektiren oyunlar oynayarak da eğlenebilirsiniz.

3 Boyutlu Yazıcılar

Hızlı prototipleme teknolojisinin bir kolu olan 3 boyutlu baskı, hızlı sonuç ve maliyet efektif olmasından dolayı geleceğin önemli teknolojilerinden biri.

Sistem temel olarak 3 boyutlu bir modelin katmanlar halinde yazdırılmasından oluşuyor. Böyle olunca haliyle yazıcının iki çözünürlük değeri oluyor. Birisi kağıt baskısında da olduğu gibi X-Y düzleminde diğeri ise Z ekseninde. Z ekseni modelin derinliğini ifade ediyor. Z ekseninde ne kadar ince katman kullanılabilirse o kadar kaliteli çıktı alınabiliyor. Katman kalınlığı yazdırma teknolojisi ve kullanılan malzemeye göre değişiyor.

Baskı için farklı yöntemler mevcut.

Bu yöntemlerden biri bir tanka doldurulan fotopolimer adı verilen bir sıvının mor ötesi (UV) ışık ile istenen modele göre sabitlenmesi.

Bir diğer yöntem yine bir tanka doldurulan ince toz taneciklerin yapıştırıcı püskürtmek suretiyle birleştirilmesi. Bu yöntem renkli çıktı almaya olanak tanıyor. Ayrıca en hızlı yöntem olarak kabul ediliyor.

Bunların yanında tank gerektirmeyen ve Birleşmiş Biriktirme (Fused Deposition) adı verilen yöntem ile yazdırma işlemi katman katman yapılabiliyor. Bunu pasta yapımı gibi düşünebiliriz. (Önce kek sonra krema sonra çikolata gibi)

Bu yöntemler içi boş, eklemli ve bunun gibi geometrileri yazma yeteneğine sahip.

Bugün KOBİ'lerin rahatlıkla alabileceği fiyatlara inen 3 boyutlu yazıcılar belki de yakın bir zamanda evlerimize girmeye başlar.

30 Temmuz 2007 Pazartesi

Modern Yazılımlarda Olmazsa Olmazlar

Yazılım teknolojilerinde nesiller atlandıkça yeni özellikler kullanıma sunulmakta. Bu özellikler yazılımın kalitesini artırmak için dikkat edilmesi gereken unsurlar.

Bu özelliklerin başında "yabancı dil desteği" geliyor. Artık çoğu program daha geniş kullanımın sağlamak için bu destek ile geliyor. İster yazılım şirketi için çalışan ister gönüllü çevirmenler bildikleri bir yabancı dilden programı kendi dillerine çeviriyor.

Çok önemli bir başka unsur "sistem kaynaklarının doğru" kullanılmasıdır. Gereğinden fazla hafıza ve işlemci kullanımı yanı sıra hatalı kodlama nedeniyle oluşan sızıntılar (leak) yazılımın çalıştığı platformda çok çeşitli performans sorunlarına neden olabilir. Örneğin işlemciyi sürekli meşgul edecek bir uygulama diğer uygulamaların düzgün çalışmasını engelleyebilir.

"Kullanıcı dostu arabirim" yazılımcıların en çok üzerinde durduğu ama bazen başarısız oldukları konulardan biri. Genel kullanıcıya yönelik yazılımlarda arabirim bir kullanıcı için kullanışlıyken diğeri için kullanışsız olabilir. Bu nedenle arabirimlerin esnek olması ve özelleştirilebilmesi çok önemli.

Arabirim konusunda değinilebilecek bir diğer unsur da değiştirilir arayüzlerdir. Bunlar kullanıcının kendini daha yakın bulduğu bir görünümü seçmesine olanak sağlar.

Bir çok konuda kısıtlı işlev sunmaktansa az konuda "uzmanlaşma" da günümüz yazılımları için önemli hale gelmektedir. Artık çoğu kullanıcı için programın ne kadar çok iş yaptığından çok bir işi ne kadar iyi yaptığı önemli hale gelmiştir. Konu üstüne uzman yazılım pek çok ayar seçeneği ile kullanıcının genelden çok özel ihtiyaçlarını karşılayabilir hale gelebilir.

"Düzenli güncelleme ve hata giderme" çağın gerçeklerinden biri. Bir yazılımın hatasız olması veya sürekli güncel kalması çok özel örnekler dışında mümkün değil. Hal böyle olunca güncellemeler ile eksiklerin ve hataların giderilmesi seçenekten çok zorunluluk haline geliyor.

"Kullanışlı yardım sistemi" kullanıcının takıldığı sorunları kolayca çözmesini sağlar. Yardım dosyaları program ile birlikte sunulabileceği gibi internet üzerinden de sunulabilir. Forum, veri bankası, çevrimiçi teknik destek gibi seçenekler ile kullanıcı memnuniyeti üst seviyede tutulabilir.

Programların kısıtlı kaldığı konularda gerek kullanıcının gerekse üçüncü partilerin yeni özellikler eklemek için ürettiği yan yazılımlara "eklenti" denilmektedir. Özelleştirmenin adımlarından bir eklenti sistemidir. Böylece kullanıcı programın belli başlı özelliklerini alıp farklı şekillerde kullanabilir. Basit bir örnek vermek gerekirse bir program toplama ve çıkarma işlemi barındırıyorsa kullanıcı özel eklentiler aracılığıyla bir kaç toplama ile bir kaç çıkarmayı aynı anda yapabilir.
Eklentiler uzmanlaşma konusunda da önemli rol oynar. Zira üreticinin genel kullanımda gerek olmadığı için derinlemesine girmesinin mümkün olmayacağı özellikler bu sayede kullanılabilir.

"Entegrasyon" farklı unsurların diğer unsurlar ile bütünleşik çalışması olarak adlandırılabilir. Yazılımda entegrasyona basitçe değinirsek bir programın diğer programların işlevlerini veya ürünlerini kullanabilmesidir. Bu bir yazılımın belli özelliklerini kendinde kullanmak olabileceği gibi bir yazılımın kullanacağı malzemeyi üretmek veya ürettiği malzemeyi kullanmak da olabilir.
Örneğin bir yazılım kendinde bir resim gösterici barındırmaz ama bu iş için konusunda özelleşmiş bir resim gösterim yazılımı kullanabilir.
Veya farklı formatlardaki resimleri başka programların kullanabileceği formatlara getirerek entegre olabilir.

Font Deneme

Web tasarımı yaparken fontlarınızın, yazı renklerinin, arka plan gibi unsurların birbiriyle nasıl uyuştuğunu görmek için üretilmiş www.fonttester.com
Yazı ile ilgili yapılabilecek neredeyse tüm ayarları yapabiliyorsunuz. Editör 3 sütunlu ön izleme sağladığı için farklı seçenekleri birbiriyle karşılaştırabilirsiniz.

Sitenin güzel yanlarından biri yaptığınız seçenekleri CSS kodu olarak alabilmeniz. Ayrıca sayfanın alt kısmında tüm HTML karakterlerini ve kodlarını görmeniz ve html halinde almanız mümkün.

29 Temmuz 2007 Pazar

Dokunmatik Ekran ve Sistemlerin Kullanım Alanları

Tuşlar ve düğmelerin avantaj ve dezavantajları ile ilgili yazımda konuya girmiştim. Şimdi örnekleriyle düğme kullanılmayan veya minimum düzeyde kullanan sistemlerin örneklerini vereceğim.

Grafik Tablet

Grafik tabletler ile sanki kalem ve kağıt kullanıyor gibi bilgisayara veri girmek mümkündür. Genellikle kaleme benzer ince uzun bir işaretleyiciyi, düz bir algılayıcı üzerinde oynatmak suretiyle çalışan grafik tabletler, basınç algılama özelliğine de sahip olabilir. Böylece sadece çizgi çizmek ile kalmaz çizginin özelliğini de aktarmanız mümkün olur.

Tablet PC

Tablet PC, kendine özel bir işletim sistemi ile çalışan ve ekranının dokunmatik özelliğe sahip olduğu bilgisayarlara denilir. Bunlarda el yazısını tanıma, şekilleri algılama gibi özellikler bulunur. Kimisinde döner ekran ve tuş takımı beraber olur kimisi ise genellikle A4 kağıt boyutlarında tek tabaka. Tablet PC'ler tanıma sistemleri sayesinde hızlı not almayı ve görüntüyü çabuk işlemeyi sağlarlar.

Touchpad

Diz üstü bilgisayarlar ile iyice yaygınlaşan touchpadler genellikle bilgisayar klavyesinin bitişiğinde parmak hareketlerini algılayarak fare işaretçisi işlevi gören algılayıcılardır. Kimi touchpad'de pencereleri kaydırmak için kenarlarda özel alanlar olabilir.

Handheld

Gerek cep telefonu gerekse kişisel taşınabilir cep bilgisayarı olarak kullanılan aletler için kullanılan genel bir terim. Bu cihazların pek çoğunda dokunmatik ekran bulunuyor. Pek çoğunda ekranın küçük olması nedeniyle ince uçlu kalemler bulunmakta.

iPhone

Apple firmasının yakın zamanda çıkarttığı ve iPod ile yakalanan başarının ardından büyük beklentilere neden olan cep telefonu ürünü. Telefonun ön yüzünde düğme yok. Numaraları ve yazıları ekrana tıklayarak giriyorsunuz. Hareketlere göre özel işler atamak mümkün. Şimdilik Türkiye'ye gelmedi ama en azından GSM dünyasında öyle bir etki yaptı ki dokunmatik ekranların artık çok daha yaygın olarak kullanılacağını söyleyebiliriz.

Uzaktan Kumanda

Benim dokunmatik ekranı en faydalı bulduğum cihazlardan biri bu. Elektronik aletler çeşitlendikçe kumanda sayısı da artıyor. Düğmeler hakkındaki önceki yazımda da belirttiğim gibi bunun tek nedeni her iş için bir düğme konması.
Bu kadar çok kumanda olunca kaybolmasından tutun, pil ile uğraşmaya pek çok sorun oluşuyor. Halbuki dokunmatik ekran ile tek cihazda pek çok kumanda saklamak mümkün. Böyle kumandalara elektronik cihazların komutların tanıtmak da mümkün. Arka aydınlatma ile karanlık ortamlarda da kullanıma izin veriyor.

Kızılötesi Klavye

Tam anlamıyla dokunmatik olmasa da algılama açısından tuşsuz bir ortam kullanan kızılötesi klavyeler düz bir platforma bir klavye yansıtıyor ve yansıma üstündeki parmak hareketlerini algılayarak bilgisayarla haberleşiyor. Küçük bir alet olduğundan ileride taşınabilir cihazlarda kullanılma olasılığı hayli yüksek. Pek çok cihaz hantal beşiklere monte klavyeler sunuyorken böyle kablosuz ve yer kaplamayan bir aletin geleceği olduğunu söylemek hata olmaz.

Dijital Kamera Menüleri

Pek çok dijital kamera ve fotoğraf makinesi büyük LCD ekranlar kullanıyor. Hal böyle olunca bunların yanına çok büyük tuş takımları koymak mümkün olmuyor. Bu nedenle bu ekranların dokunmatik olması ayrıntı değil bir ihtiyaç oluyor.

Oy Cihazları

Evet biz hala içi geçmiş tahta sandıklar ile oy kullansak da Dünya'nın pek çok ülkesinde elektronik cihazlar ile oy kullanılıyor. İlk maliyet şüphesiz çok yüksek. Ama bu aletlerin uzun süre kullanılacağını hesap ettiğinizde, oy pusula için yapılan kağıt masrafından, oy sayımına, güvenliğe, fotoğraflı veya renkli oy ekranına kadar pek çok imkan sunuyor elektronik oy makineleri. Dokunmatik olmayan versiyonları olsa da dokunmatik olmasının avantajı seçmenin gördüğüne tıklaması ile hemen oy kullanabilmesi. Tabi bazı onay adımları da oluyor yanlış girme ihtimaline karşın.

Ve daha pek çokları.

28 Temmuz 2007 Cumartesi

Google Aramasından Elektrik Tasarrufu

Blackle adı gibi siyah bir arama motoru. Aslında özelleştirilmiş Google araması kullanıyor. Yani arama sonuçları Google ile aynı.

Kısacası Google'daki beyazlar ile siyahları değiştirdiğimizde Blackle olmuş oluyor. Tabi bazı özellikler (Grafik arama gibi) mevcut değil.

Elektrik tasarrufu ise arkaplanın ağırlıklı olarak siyah olmasından kaynaklanıyor çünkü 2002 yılında yapılan bir araştırmaya göre bilgisayar ekranları siyahı göstermek için daha az enerji tüketiyor. En çok tüketim ise beyaz renklerde. Böyle bir site için gereksinimi, siyah Google'ın yılda 750 megawatt saat enerji tasarrufu sağlayacağı hakkında bir yazıya dayandıran Blackle'a
www.blackle.com adresinden ulaşabilirsiniz.

26 Temmuz 2007 Perşembe

Tuşlar, Düğmeler Tarih Oluyor

Düğmeler, elektroniz cihazlara komut girişi amacıyla son derece yaygın kullanılan araçlar. Ancak teknolojinin gelişmesi ve klasik düğmelerin erişilebilirlik kısıtlamaları nedeniyle elektronik sektöründeki firmalar yavaş yavaş klasik basma düğme ve hatta joystick teknolojilerini yeni seçeneklerle değiştirmeyi hedefliyor.

Esasında dikkat edersek çevremizde pek çok alanda düğmelerin azaldığını görebiliriz. Türkiye'de de uzun zamandır kullanılan "bankamatik" ATM cihazlarında şifre girme hariç her işlemi ekran üzerinden yapabiliyoruz. Hiç düğmesi olmayan ATM cihazları da yaygın olarak kullanılmakta.

Bir diğer örneği ülkemizde henüz çok adı duyulmayan Apple firmasının iPhone adlı cep telefonu ürününde görüyoruz. Bu cihaz, "TouchScreen" adı verilen ve Türkçe'ye "dokunmatik ekran" olarak çevrilen bir ekran kullanarak tuşları tarihe gömüyor.

Bu yazının düğmelerin genel kullanımı ile ilgili olduğundan örnekleri resimleriyle beraber ayrı bir yazıda yayınlayacağım.

Düğmeler ile ilgili en büyük sorunlardan biri, her komut girdisi için bir düğme gereksinimi. Örneğin faremiz üzerindeki bir düğmeye tek iş atayabiliyoruz. Düğmelere zaman zaman farklı işlemler atasak da rahat kullanım için her düğmenin genellikle bir işlevi tercih ediliyor. Mesela klavyenizdeki tuşlar; isterseniz F klavye veya Q klavye kullanmak mümkün ama aynı anda ikisi olmaz. Klavyenizdeki karakterlerden farklı bir klavye seçerseniz tuşların üzerindeki yazılar anlamsız kalıyor.

Düğmelerin bir diğer dezavantajı yer kaplamaları. Örneğin düğmeli bir cep telefonunda neredeyse ekran kadar bir alan tuşlar için ayrılmak zorunda. Böylece cihazlar büyüyor. Ama dokunmatik ekranlarda hem girdi hem çıktı aynı alanda olduğundan alan azalıyor.

Bir diğer durum da komuta erişim için geçen sürenin dokunmatik sistemlerde az olması. Baktığınız yere dokunarak tepki ve etki süresini azaltmış oluyorsunuz.

Bozulma düğmeler için kaçınılmaz bir durum. Öyle ki düğmeler üretildikleri anda kaç kere basılabilecekleri belli olarak çıkıyor. Başımıza en sık gelen TV kumandalarının tuşlarının bozulması. Genellikle tek tuş bozulması dahi kumandanın kullanılırlığında büyük sıkıntı yaratıyor ve yenisi ile değiştirmek zorunlu oluyor.

Basınca duyarlı olmadıkları sürece, ki genel durum bu, düğmeler sadece tek komut göndermek için kullanılabiliyor. Ama dokunmatik sistemlerde basınç çeşitli işlevler için atanabiliyor.

Tabi dokunmatik sistemlerin dezavantajı yok değil. Bölgesel hassasiyet önemli problemlerden biri. Pek çok handheld olarak adlandırılan cihazda dokunulmak istenen alan küçük olduğunda yanlış komut girişi olabiliyor. Bunun önün geçmek için bu tür aletler kaleme benzer işaretleyiciler ile birlikte geliyor. Tabi bu taşınabilir cihazlar için kullanılırlığa darbe vuruyor. Kalemi çıkartıp takmak dahi kimilerine işkence olabilir.

Düğmeler dokunma hissine daha iyi ve 3 boyutlu yanıt veriyor. Ekranlar ise düz olduklarından bu hissi bulmak mümkün değil.

Düğmeli sistemler veri beklerken düşük enerji tüketimi ile çalışabiliyor ancak dokunmatik sistemlerde güç tüketimi fazla oluyor.


Tabi bir ihtimal daha var ki o da komut girişinin yakın zamanda ne dokunma ne basma gerektirmeme ihtimali. Örneğin Nintendo Wii kumandası hareketleri algılayarak pek çok işlevi gerçekleştirebiliyor.
Ses ile komut pek çok cihazda kullanılıyor. Hatta zihin gücüyle, özellikle felçli insanların komut girmesini sağlamak üzerine araştırmalar yapılmakta.

Ancak şimdilik elimizde kullanılabilir halde bulunan ve diğerlerine göre daha az kusurlu bir seçenek sunan dokunmatik sistemlerin daha da yaygınlaşacağı kesin.

Dokunmatik ürünler ile ilgili yazıyı okumak için tıklayın.

25 Temmuz 2007 Çarşamba

Toplama Bilgisayar Sihirbazları

Toplama PC almak kendi sisteminizi kurmak istiyorsanız farklı firmaların sunduğu bu sihirbazlardan yararlanabilirsiniz.

http://www.exa.com.tr/shop/pcwizard.asp
http://www.gold.com.tr/pckur.asp
http://www.novabilgisayar.com/pc.asp
http://www.ekopc.com/cgi-bin/voltran.cgi


Not: Bu linkler değişmeye çok açık. Malesef amatörce davranıp sürekli linklerini değiştiriyorlar. Bu nedenle arama yapmak istediğinizde şu anahtar kelimeleri kullanmanızda fayda var:
sistem, oluştur, PC, sihirbaz, kendin, kur, yapılandırma, toplama

24 Temmuz 2007 Salı

Online Akış Şeması Çizimi

Organizasyon yapısı, algoritma, planlama, görev dağılımı ve bunun gibi pek çok konu için kullanılabilecek flowchart yani akış şeması (akım şeması, akış diyagramı olarak da adlandırılıyor) çizimi için online bir hizmet Cumulate Labs tarafından sunuluyor.

http://www.cumulatelabs.com/cumulatedraw/ adresinden üstteki "Click Here To Draw" düğmesine basarak gelişmiş bir editör arabirimine geçerek tasarımlarımızı yapabiliyoruz.

Site sadece akış şeması değil aynı zamanda çizim yapma olanağı da veriyor. Örneğin yerleşim planı, kroki, illüstrasyon gibi amaçlarla da kullanabilirsiniz.

Hizmette çabuk kullanım için basit geometrik şekiller (dikdörtgen, üçgen, paralelkenar, yamuk, vb.) olduğu gibi sektöre özel şekiller de mevcut. Oklar, akış şeması elemanları, Windows ve Mac arabirim nesneleri, mutfak, mobilya, elektronik elemanları da var. Nesneleri koymak için soldan tutarak ekran içine sürüklemeniz yeterli.

Çizgi kalınlıkları, doldurma efektleri, zoom, gibi özellikleri ile bu konudaki profesyonel yazılımları aratmıyor. Nesnelerin boyutlarını elle ayarlayabildiğiniz gibi rakamlarla kesin çizimler de elde edebilirsiniz.

Kutuların içine çift tıklayarak yazı eklemek de mümkün.

Tasarımlarınızı çeşitli formatlarda kaydedebilirsiniz. Bu formatlar arasında JPEG, PNG ve SVG bulunuyor. Ayrıca geliştirme aşamasında PDF ile kaydetme seçeneği de sunulmakta.

Sistemin küçük bir dezavantajı dosyaları online olarak saklayamamak. Ama IE için MMD, Firefox için FFD formatında kaydettiğiniz dosyaları daha sonra düzenlemek için tekrar kullanabilirsiniz.


Aşağıdaki resme tıklayarak arabirimi görebilirsiniz:

23 Temmuz 2007 Pazartesi

Simpsons Karakterinizi Tasarlayın

www.simpsonsmovie.com/main.html adresinden yukarıdaki "Create Your Simpsons Avatar" düğmesine basarak aşağıdaki gibi kendi karakterinizi tasarlayabilir, avatar olarak kaydedebilirsiniz.


Veya http://www.simpsonizeme.com/ adresinden kendi fotoğrafınızı Simpsonslaştırabilir sonra üzerinde oynayabilirsiniz.

21 Temmuz 2007 Cumartesi

Youtube'dan Özelleştirilmiş Video Oynatıcısı

Youtube kullanıcıların, oynatıcı adını, renk temalarını, görünümünü ve içeriğini belirleyebilecekleri bir video oynatıcı hizmetini kullanıma soktu.

Bitirdiğinizde yine bir video kodunu blogunuz veya sayfanızın içine koyabiliyorsunuz.

Yapmanız gereken http://www.youtube.com/custom_player adresinden istediğiniz özellikleri belirleyip kaydetmek. İşte aşağıda bir örnek.


20 Temmuz 2007 Cuma

Yahoo! Pipes - Borularla Görsel Olarak Veri İşle, RSS Birleştir, Sun

Düzenli takip ettiğiniz, yayınladığınız RSS kaynaklarınız var. Ama hepsini tek tek takip etmek veya böyle yayınlamak size zor geliyor.

Yahoo!'nun Pipes hizmeti ile tüm bu dertleriniz son buluyor. Pipes ile pek çok beslemeyi birleştirip tek kaynak ile sunmak elinizde.

Ama Yahoo! Pipes sadece RSS karıştırmaktan çok öte bir hizmet. Zaten sadece feed karıştırmak amaçlı hizmetler çoktandır var.

Pipes ise veri işleme, karıştırma, birleştirme yöntemleriyle üzerinde detaylı değişiklik yapma imkanı veriyor. İşin en güzel yanı hiç bir kod ile uğraşmanıza, yazılım bilgisine gerek yok. Tüm işlemler sözcük düzeyindeki hazır komutlarla yapılıyor. Tabi şimdilik İngilizce olduğunu hatırlatmak lazım.

Pipes ile yapabilecekleriniz sınırsız desem gerçekten yeridir. Web'de uzun zamandır gördüğüm en faydalı en ilham verici servislerden biri.

Pipes hizmetinin ana mantığı belirlediğiniz bir veri kümesini alarak tamamen sizin istediğiniz kriterlerle bir şekle getirmek sonra da bir çıktı halinde sunmak.

Veri kaynağını istediğiniz gibi filtrelemeniz mümkün. İsterseniz verinin arasına başka bir kaynaktan ekleme yapabiliyorsunuz.

İsterseniz kullanıcı inputlarıyla işleme müdahale etmesini de sağlayabilirsiniz. Hatta direkt kullanıcı girdisiyle başlayan borular yapabilirsiniz.

Hizmet şahane bir grafik arabirimi ile geliyor. Veri işleme pencerelerini sürükleyerek istediğiniz yere çekebiliyorsunuz. Sonra da işleme aşamalarını birbirlerine boru tabir edilen hatlar ile bağlıyorsunuz. Veriniz bağladığınız borular aracılığıyla adımları takip ederek sırasıyla işleniyor ve Output yani çıktı haline geliyor.
Siz tasarımı yaparken veriniz ne hale geliyor diye altta küçük bir pencerede ön izleme yapmanızı bile düşünmüşler.

Pipes hakkındaki dökümantasyona http://pipes.yahoo.com/pipes/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Alttaki resimde benim iki feedi karıştırdığım basit bir borunun editördeki halini görebilirsiniz. Sağ kısımdaki pencereler (veri modülleri) soldaki menüden kolaylıkla eklenebilir. Görüldüğü gibi pek çok veri modülü mevcut.



Benim şimdilik deneme amaçlı yaptığım boruma da http://pipes.yahoo.com/pipes/pipe.info?_id=donRWNo23BG4fIkb60jTQA adresinden bakmanız mümkün. Bu borunun RSS'ine de kaydolabilirsiniz. Ama dediğim gibi şimdilik deneme amaçlı.

Blogger Blogları Kolayca Yedeklemek

Blogger (Blogspot) üzerindeki bloglarınızı yedeklemek için pek çok yöntem mevcut. Ama işin aslı bu yöntemlerin hiçbirisi benim içime sinmiyordu.

Eski yedekleme yöntemlerine kısaca değineyim. 1. si ayarlara girerek her yeni mesaj atışınızda mesajın bir kopyasını kendi mailinize postalatmak. Bu kötü bir yöntem zira sürekli mail alıyorsunuz ve önceden yazılmış mesajlar için çözüm değil.

2. si siteyi komple bir indirme aracıyla indirmek. Örneğin HTTrack adı verilen bir program ile. Bu da çok iyi bir yöntem değil çünkü ayarlarda karışıklık olması olası.

Şimdi güzel yönteme geleyim.
http://www.codeplex.com/bloggerbackup adresinden indirebileceğiniz Blogger Backup programı ile Blogger hesabınızdaki tüm blogların yedeğini almanız mümkün. Yedekleme bir XML dosyasına yapılıyor ve tüm bilgilerle birlikte elinizde metin tabanlı bir dosya olmuş oluyor.


Basitçe kullanımını da anlatayım:


  • Programı indirip bilgisayarınıza kurun (kurulum dosyası sayfanın en altında BloggerBackupSetup.1.0.4.10.msi)
  • Programı açtıktan sonra Blogger User ID ve Password kısımlarını Blogger hesabınızın kullanıcı adı ve şifresi ile doldurun.
  • Get Blogs Düğmesine basın bir süre bekleyin.
  • Alttaki bölüm aktif olunca Available Blogs listesinden Blogunuzu seçin.
  • Save Posts To Folder bölümünde yedeğin alınacağı klasörü belirleyin.
  • En alttaki Backup Posts düğmesine basın ve yedekleme başlasın.

Dikkat ettiyseniz bazı seçenekleri atladım. Bunlardan Save Comments, yorumların da kaydedilmesine imkan verir. Overwrite eski yedeklemenin üstüne kaydedilmesini sağlar.
Save Post As tüm yazıların tek bir dosyada mı yoksa ayrı ayrı dosyalarda mı olacağını belirler.
Diğer seçenekler ise hangi tarihten itibaren yedek alınacağını veya bir dosyada kaç yedek olacağını belirler.

Program yeni güncellendi ve aktif olarak geliştiriliyor. İlerleyen versiyonlarda resim yedeklemek ve yedeklenen mesajları geri yollama özelliği eklemeyi planlıyorlar.

19 Temmuz 2007 Perşembe

Maxthon Sekmeli Web Tarayıcı

Maxthon'u ilk kez Windows 98 kullanırken MyIE2 adıyla tanıdım. Bilgisayarımda Internet Explorer ağır içerikli siteler gösterirken sık sık çöküyordu.

Sonra Opera'ya geçtim. Opera güzeldi sekmeleri vardı. Tek pencerede bir çok siteyi görebiliyordum ama o da sayfaları Internet Explorer gibi göstermiyordu. O zamanlar standart uyumu çok önemli bir hadise değildi ve siteler genellikle Internet Explorer için yapılmaya başlanmıştı. Netscape'in çöküş yıllarıydı.


Sonra şans eseri MyIE2'yi buldum. Hem sekmeleri vardı hem de Internet Explorer çekirdeğini kullandığı için sayfalar aynen Internet Explorer gibi gözüküyordu.

MyIE2 sonrasında Maxthon adını aldı. Şu anda Maxthon 2'nin beta sürümleri sunuluyor.

Peki Maxthon'un özellikleri neler?

İlk olarak Maxthon bilgisayarınızdaki Internet Explorer çekirdeğini kullandığı için özel olarak IE için tasarlanmış sayfalar problemsiz olarak gösterilebiliyor.

IE7 ve Firefox ile gelen sekme (tab) özelliği uzun zamandır Maxthon bünyesinde hizmet vermekte. Sekmelerin avantajı tek program penceresi içinde bir çok sayfayı barındırması. Bu şekilde örneğin bilgisayarınız yanlışlıkla kapandığında Maxthon'u yeniden açmanız durumunda size sorarak eski sitelerinizi yükleme şansınız oluyor.

Maxthon'un bir diğer özelliği fare hareketleri sağlaması. Örneğin farenin sağ tuşuna basılı tutarak sola çektiğinizde bir Geri komutu ile önceki sayfaya gidebilirsiniz. Bu özellik, hareketleri ihtiyaçlarınıaza göre özelleştirdikten sonra kullanımınızı inanılmaz ölçüde artırıyor.

Sürükle bırak ile sayfa üzerindeki bir metni seçip sürükleyip bıraktığınızda seçtiğiniz metin ile arama yapabilirsiniz.

Reklam avcısı Maxthon'un önemli özelliklerinden. Sayfa içerisinde can sıkıcı boyutlara ulaşmış reklamları bloke etmeniz mümkün. Aynı şekilde popup önleyici de Maxthon'un güzel bir özelliği.

Eklentiler, arayüzler, hızı ve daha pek çok özelliği ile Maxthon kullanıcısını memnun eden bir yazılım. Ama Maxthon 2.0'ın henüz hazır bir yazılım olduğunu söylemek için erken.

Blogunuza Bir Google Haritası Ekleyin

Bu yazının daha güncel versiyonu için tıklayın.

Google Maps ile yapılabileceklerin hesabı yok. Ama biraz uğraşmak gerekiyor. Bu amaçla bazı siteler çok daha hızlı bir biçimde haritaları blog veya web sayfanıza koymanızı sağlayacak yöntemler geliştirmiş.

Wikimapia bu amaçla yapılmış bir site. Açar açmaz karşınıza büyük bir dünya haritası çıkıyor.
Sitenize eklemek isterseniz, haritada istediğiniz alana gelin.

Sol üst köşede kırmızı harflerle Wikimapia yazan yazıya gelin ve "Map On Your Page" üzerine tıklayın.
Beyaz bir kutu çıkacak bu kutu aracılığıyla haritada gözükmesini istediğiniz alanı seçin. (Çok büyük olursa sitenin şeklini bozacaktır)

Beyaz kutunun üzerinde siyah harflerle yazılan kodu kopyalayıp blogunuza veya sitenize istediğiniz bir yerin kod bölümüne yapıştırın.

Bu kadar. Sonrasında aşağıdaki gibi bir harita sitenizde gözükmeye başlayacak.


Yeni Başlayanlara Kitap Kapağı Üreticisi

Kitapçılarda özellikle bilgisayar kitabı reyonlarında bu tür kitapları görmüşsünüzdür.

Yeni Başlayanlara Internet, Yeni Başlayanlara Office gibi. Bu adresten kendi "Yeni Başlayanlara" kitap kapağınızı üretebilirsiniz.

Yazıların hepsini değiştirmeniz mümkün.

Türkçe karakterler desteklenmiyor ama zaten önemli olan eğlencesi.

Seçenekler kısıtlı ama şu gözleri fıldır fıldır oynayan elemanın değişik hallerini kullanabilirsiniz.

http://dummies.book.cover.txt2pic.com/

RSS Nedir?

RSS son zamanlarda gündemimize çokça oturan bir kavram haline geldi. Çoğu sitede turuncu içinde beyaz harflerle RSS, XML yazan düğmeler, ses dalgası şeklinde simgeler görür olduk.

Örneğin blogumun sol üst köşesinde buna benzer simgeler görebilirsiniz.

RSS'in açılımı olarak çeşitli tanımlar bulunmakta. Aşağıdakiler RSS için kullanılan açılımlardan:

Rich Site Summary (RSS 0.91)
RDF Site Summary (RSS 0.9 and 1.0)
Really Simple Syndication (RSS 2.0.0)

Görüldüğü gibi farklı versiyonlar bulunmakta. Son olarak listelenen Really Simple Syndication Türkçe'ye "Gerçekten Basit Yayın" olarak çevrilebilir.
Çoğu kaynakta RSS Beslemesi (RSS Feed) olarak da anılan bu yayınlar, bir içeriğin tamamını görmeden başlıklarını veya belirli kısımlarını ve belirli bilgileri tek bu yayını kullanarak almaya deniyor.
Genel kullanımı sık güncellenen sitelerin içeriğini hızlı bir biçimde kullanıcıya sunmaya dayanıyor. Bunun en yaygın kullanımı haber sitelerinde görülüyor. Blog ve forum gibi sık konu eklenen kaynaklar da bu yayını kullanabiliyor.

RSS kullanmak pek çok durumda ciddi erişim kolaylığı ve hızlı haberdar olma olanağı sağlıyor. Hem sürekli bir siteyi ziyaret etmek zorunda kalmıyorsunuz hem de yeni bilgiden çabuk bir biçimde haberdar olmanız mümkün oluyor.

RSS yayınları düzenli bir XML veri dosyası içinde yayınlanıyor.

Bu dosyayı kullanıcının düzgün bir şekilde görebilmesi için bir RSS okuyucusuna (RSS Reader veya Aggregator) ihtiyaç duyuluyor. Yine blogumun sol kısmında gördüğünüz RSS okuyucuya benzer web sayfası üzerinden çalışan okuyucular olduğu gibi sadece bu amaçla çalışan özel okuyucular veya bir programa bağlı çalışan okuyucular da mevcut.

Örneğin Firefox, Internet Explorer 7, Maxthon gibi web tarayıcılar ile Outlook, Mozilla Thunderbird gibi email istemcilerinde bu tür okuyucular bulunmakta.
Masaüstünde gösterilen ve widget adı verilen programlar da RSS okuyucular içerebiliyor. Bu programları kullanarak masaüstünüzde haber başlıklarını görmeniz mümkün oluyor.
Okuyucuyu edindikten sonra bir RSS kaynağını bu okuyucuya ekleyerek işlemi tamamlıyorsunuz.

Ardından RSS beslemesinde size sunulan içerik okuyucuda sıralı listeler halinde gösteriliyor. Genellikle tarih ve bilginin bir kısmı da görüntülenebiliyor.

Siz görmek istediğiniz başlığa tıkladığınızda yeni bir sayfada o konu size sunuluyor.

Pek çok okuyucuda RSS'in güncelleme aralığını belirleyebilir, gelişmiş okuyucular yeni içerik olduğunda sizi haberdar etmesini sağlayabilirsiniz. Böylece bilgiye hızlıca ulaşmak mümkün.

18 Temmuz 2007 Çarşamba

Nintendo Wii Satışları 9 Milyona Ulaştı

9 ay gibi bir sürede 9 milyon adet satılarak rekor üstüne rekor kıran Nintendo Wii'nin satış rakamları artık XBOX 360'ın sadece 1 milyon gerisinde.

XBOX satışları genellikle Amerika kıtasında olurken, Wii Dünya çapında yüksek satış yakalayarak arayı kapatmış bulunuyor.

Wii için oyun üretiminin daha da hızlanmasıyla bu sayının yıl sonunda iki katına kadar çıkabileceği tahmin ediliyor.

Wii'nin diğer oyun konsollarından farkı oyuncunun üç boyutlu hareketlerini algılayan bir yapıya sahip olması. Wii Remote adı verilen kumandayı elinizde sallayarak hareketli oyunlar oynamanız mümkün.

Bu sayede oyuncu oyun içinde daha aktif olabiliyor.

Nintendo Wii ile ilgili bir yazıyı arkadaşım
Hüseyin Gömleksizoğlu'nun sitesinde bulabilirsiniz. http://gomleksizoglu.com/?p=386

Bu da bir Wii videosu.



En Pahalı Internet Türkiye'de

OECD raporunda dünyanın en pahalı internetini Türkiye'nin en ucuzu da Japonya'nın kullandığı belirtildi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) yayınladığı bir rapora göre, üye ülkeler arasında saniyede megabit ücreti bakımından en ucuz genişbant internet hizmeti Japonya, en pahalısı ise Türkiye'de bulunuyor.

Üye ülkelerin internet kullanıcılarının yüzde 60'ının genişbant hizmetinden faydalandığı belirtilen OECD'nin Aralık 2006 verilerine göre hazırlanan ve 30 ülkenin bulunduğu raporunda, fiber optik şebeke ağına geçen ülkelerde daha düşük fiyata en yüksek hızda hizmet alınabildiğine dikkat çekildi.

En ucuzu Japonya

Japonya'da kullanıcıların 100Mbps (1 mbps: saniyede 10 milyon bit) hızıyla bağlandıkları ve bunun OECD ortalamasının 10 katından fazla olduğu kaydedilen raporda, saniyede megabit ücreti bakımından 0,22 dolarla en düşük fiyatın Japonya'da, en pahalısının da 81,13 dolarla Türkiye'de bulunduğu belirtildi.
OECD raporunda, ABD'de saniyede megabit açısından en ucuz genişbant bağlantısının 3,18 dolar, İngiltere'de 3,62 dolar olduğu belirtilerek, Japonya'daki fiber optik ağ sayesinde kullanıcıların veri indirebildikleri hızda veri de iletebiliyorlar.

Telefon hattı üzerinde genişbant bağlantısı olan ADSL ve çoğu kablo hizmetinde bu olanak bulunmuyor.

2 milyon 773 bin adsl abonesi

Raporda, 100 kişiye düşen genişbant internet ADSL abonesi sayısının 3,8 olduğu Türkiye'de 2 milyon 773 bin 685 abone bulunuyor ve Türkiye, 100 kişiye 2,7 genişbant abonesinin bulunduğu Meksika'nın önünde ve 29. sırada bulunuyor.

OECD raporunun başında, 100 kişiye 19,6 ADSL abonesi, 9,4 fiber optik ağ abonesi ve 2,4 diğer bağlantı abonesinin bulunduğu Danimarka geliyor. İsveç, Güney Kore ve Finlandiya'nın 100Mbps internet bağlantısı sundukları ve Japonya gibi fiber optik altyapıya geçtikleri belirtilen rapora göre aylık en ucuz internet bağlantılarının bulunduğu ülkeler şunlar:
  • İsveç 10,79 dolar
  • Danimarka 11,11 dolar
  • İsviçre 12,53 dolar
  • ABD 15,93 dolar
  • Fransa 16,36 dolar
  • Hollanda 16,85 dolar
  • Yeni Zelanda 16,86 dolar
  • İtalya 17,63 dolar
  • İrlanda 18,18 dolar
  • Finlandiya 19,49 dolar

Renk Aşıkları Bu Siteye Size Göre

www.colourlovers.com renklerin dünyasında hem trendleri takip ettiğini hem de trendleri belirlediğini iddia eden bir site. Renkle ilgili haberler, duyurular sitede yer alıyor.

Sitede tek tek renkler ve bunlar üzerinde tartışmalar, yorumlar olduğu gibi renk paletleri de yer alıyor. Popüler renklerin listeleri bulunmakta. Bu renkler gerek websitelerinden gerekse basılı medya kaynaklarından oluşuyor.

Renkler hakkında tartışmak, paylaşmak için güzel bir site. Sitenin gelirinin %30'u da afetzedelere yardım olarak bağışlandığı ifade ediliyor.

Web 2.0 Grafik Dersleri - Canlı ve Pırıltılı

Web 2.0 somut bir kavram olmasa da getirdikleri arasında canlı ve değişik grafikler bulunuyor. Parlaklık, camsı görünümler ve gradient adı verilen yumuşak renk geçişleri ile yeni websiteleri göze hemen hoş gelen tasarımlar sunuyor.

http://www.smashingmagazine.com/2007/03/10/web-20-tutorials-round-up/ adresinde Web 2.0 adına uygun; logodan başlık resmine, arka plandan düğmeye kadar çok çeşitli grafiğin nasıl yapıldığına dair dersler toplanmış. Şu anda toplam 65 tane online ders bulunmakta. Dersler İngilizce ancak çoğu Photoshop ile yapılmış bu örneklerin ekran görüntüleri ile adımları takip etmek çok kolay.

İşte ders başlıklarından bazı örnekler:


17 Temmuz 2007 Salı

FTP Nedir?

FTP'nin açılımı "File Transfer Protocol"dür. Türkçe anlamıyla Dosya Aktarım Protokolü.

Basit tanımıyla FTP internet veya network üzerindeki iki bilgisayar arasında dosya takası yapmak için kullanılır.

Taraflardan biri sunucu diğeri ise istemci olur. İstemci sunucu üzerindeki FTP sunucusuna bağlanır ve istemci aracılığıyla dosya işlemleri yapar.

Dosya işlemleri arasında dosya yollama, silme, yeniden isimlendirme, dosyaları listeleme yer alır. Bu şekilde FTP istemcisi adeta bir bilgisayardaki dosya yöneticisi gibi çalışır. Varsa, görsel arabirim ile dosya denetimi ve işlemleri kolaylaşır.

FTP sunucusunda kurulabilecek FTP sunucu yazılımları arasında
WS_FTP, War FTP Daemon ve FileZilla Server bulunmaktadır.

İstemci tarafında kullanılabilecek yazılımlar ise CuteFTP, SmartFTP ve Firezilla ve bunun gibi programlardır.

Network üzerinde FTP kullanmanın pek çok avantajı var. En basit olarak web tasarım ile ilgilenen bir kişiyseniz FTP ile dosya yollamak HTML arabirimiyle dosya yollamaktan çok daha kolay olacaktır.
Ayrıca şifreleme, yarıda kalan transferleri devam ettirme, aynı dosyaların üzerine yazabilme gibi pek çok seçeneğiniz olacaktır.

Internet'te ücretsiz hizmet veren dosya barındırma siteleri genellikle FTP kullanımını bu hizmete katmazlar. Zira siteye girmeniz ve reklamları görmeniz bu siteler için önemlidir. Ancak ücretli hizmetlerin çoğu dosyalarınızı FTP ile transfer etmenize imkan tanır.

Vista vs. XP Bir Popülarite Karşılaştırması

Microsoft, işletim sistemi Windows XP'nin 5 yıl ardından, şirketler için Kasım 2006, diğer kullanıcılar için Ocak 2007 tarihinde Windows Vista'yı piyasaya sürdü. Piyasaya çıkalı 6 ay geçti.
Kimi beğendi, kimi beğenmedi. Kimi başarısız dedi kimi başarılı dedi. Çok çeşitli argümanlar ile çok çeşitli tezler duyduk.

Konuyu bu mesajda derinlemesine tartışmayacağım. Ancak piyasaya çıkması 6 ayı bulduğundan internet topluluğunun eğilimini görebileceğimizi düşünüyorum. Blogescope sitesinin kendi bildirisine göre 10 milyonu aşkın blogu incelemesi sonucu oluşturduğu arşivinden çıkan popülarite grafiği aşağıdaki gibi.




Blogescope'a göre Vista önemli bir artış trendinden sonra sabitlenmiş. Yapılan yorumlar ise XP'nin çok üzerinde. Bunda Blog yaygınlığı ile Vista'nın çıktığı tarihin paralellik göstermesi etken olabilir. Ama XP'nin az da olsa bir artış eğiliminde olduğu söylenebilir. "Vista çok başarılı o yüzden çok konuşuluyor" diyenler de olabilir, "hayır Vista kötü olduğundan veya sorunu bol olduğundan bu kadar çok konuşuluyor" denebilir. Ancak Blogescope'a göre tablo bu. Yorum size kalmış.

Aşağıda da güncel grafiği görebilirsiniz. Zaman geçtikçe karşılaştırma yapılması için ekliyorum.



Web 2.0 Başlık Logosu

http://h-master.net/web2.0/ adresine girerek kendi web 2.0 logonuzu üretebilirsiniz. Yapmanız gereken başlıkta gözükmesini istediğiniz yazıyı girmek. Beta etiketi ve yansıma (reflection) opsiyonel olarak sunuluyor.

Ancak sitenin yapımcısı şöyle bir not düşüyor:

"This is meant to be a parody of Web 2.0 Logos. While they are pretty cool, they are all kinda the same. It was created as a joke, not a serious logo maker. But feel free to use it to make a logo. :P "

Kısacası "Bu, Web 2.0 sitelerinde kullanılan logoları tiye alma amaçlı çünkü her ne kadar hoş olsalar da hepsi birbirine benziyor. Şaka amaçlı, ciddi olmayan bir logo üreticisi ama kendi logonuzu yapmaya çekinmeyin" diyor.

Bu bağlamda benim Web 2.0 logom şöyle oluyormuş:

16 Temmuz 2007 Pazartesi

Gmail'de Çoklu E-Posta ve Süzgeç ile Yeni Kullanım İmkanı

Gmail hesabınızda birden çok email adresi kullanmak mümkün.

Örneğin 1999levent@gmail.com adlı bir mail adresiniz var.

Bu hesabınız,

1999levent+kaydol@gmail.com
1999levent+yazilim@gmail.com
1999levent+spam@gmail.com

gibi mail adreslerine atılan mesajları alma yeteneğine sahip.

Ancak bu adrese atılan postalar yine de inbox'unuza düşüyor. Ama bunun da çözümü var.

Öncelikle Gmail'de bir etiket yaratın. Örneğin "kaydol" adında. (Üstteki "Ayarlar" linkine tıklayıp "Etiketler" bölümünden yaratabilirsiniz)

Ardından bir süzgeç oluşturun. ("Ayarlar" linkinden "Süzgeçler" bölümüne girin. "Yeni Süzgeç Oluştur"a tıklayın ve kutulardan "Kime" kutusuna kullanacağınız mail adresini (Örneğin 1999levent+kaydol@gmail.com) yazın.

İleri tuşuna basın ve sonraki adım olarak "Etiketi Uygula" listesinden yarattığınız etiketi seçin.

Ardından "Süzgeç Oluştur" düğmesine basın böylece işlemi tamamlamış olacaksınız.

Süzgeç oluştururken farklı seçenekler yapmanız da mümkün. Örneğin bu postayı yıldızlayabilir, başka adrese yönlendirebilir, direkt arşivleyebilir veya silebilirsiniz.


Bu çoklu adresler işinize pek çok konuda yardım olacaktır.
Örneğin adresinizi güvenemediğiniz bir siteye verirken bu şekilde bir süzgeç yaparsanız bu adrese gelen tüm postaları otomatik olarak silme şansınız olacak.

Hatta böyle özel bir adres kullanarak kimin size spam yolladığınız bulma şansınız dahi olacak. Örneğin 1999levent+lkaspu09809123@gmail.com adında rasgele üretilmiş bir adrese spam mail geliyorsa demek ki bu adresi verdiğiniz site bir spam kaynağıdır.

Bunun yanında postalarınızı daha düzenli bir halde saklamanıza imkan tanıyor. Örneğin düzenli posta gelen bir siteye üye olurken postaların otomatik olarak kategorize edilmesi şansınız olacak.

Online Dosya Dönüştürücü (Dosya İndirmeden, Program Kurmadan)

Internette bir dosya aradınız. Dosyayı buldunuz ama dosya biçimi hiç kullanışlı değil. Hangi program ile açacağınızı bilemiyorsunuz.
Örneğin OGG formatında bir müzik dosyası buldunuz ama size WAV lazım. Veya bir PDF buldunuz fakat aslında siz bu dosyayı üzerinde düzenleme yapmak için DOC formatında istiyordunuz. Youtube videolarını indirmenin yolunu buldunuz iyi güzel de FLV diye bir dosya geliyor.

Normalde yapmanız gereken dosyayı indirdikten sonra bir de bunun file converter denilen dönüştürücü programını kullanarak dosyayı istediğiniz formata çevirmek. Tabi o dönüştürücü program eğer elinizde yoksa bulmanız, indirmeniz ve kurmanız gerekiyor. Bazı durumlarda karışık kullanım adımlarını da öğrenmelisiniz. Kısacası çok uzun iş.

Zamzar isimli ücretsiz "online file conversion" servisi bu noktada devreye giriyor. İster bilgisayarınızdaki bir dosyayı, ister internet üzerindeki bir dosyayı Zamzar'a yolladıktan sonra Zamzar dosyayı sistemde mevcut resim, döküman, müzik ve video formatlarından birine çevirip email adresinize postalıyor.

Dosyayı bilgisayarınızdan yollamak için
http://www.zamzar.com/
Dosya olarak internetteki bir dosyayı belirtmek için
http://www.zamzar.com/url/
adresini kullanabilirsiniz.

Youtube dosyaları için direkt video gösterim sayfasının URL'sini kopyalayıp kullanabilirsiniz. Sistem Youtube dışındaki bir çok video paylaşım sitesini de destekliyor.

İstediğiniz dosyayı yükledikten sonra program dönüştürebileceği dosya formatlarının bir listesini çıkarıyor. (Örneğin PDF seçerseniz sadece döküman formatları arasında dönüştürme yapabiliyorsunuz)

İstediğiniz dosya formatını listeden seçtikten sonra email kutusuna email adresinizi yazıyorsunuz ve Convert düğmesine bastıktan sonra email adresinize dosya değil özel bir URL gönderiliyor. Bu da çok güzel çünkü email hesabınızı da şişmemiş oluyor.

Emailinize gelen linkteki sayfayı açtıktan sonra Download düğmesine tıklayınca dönüştürülmüş dosyayı bilgisayarınıza kaydetmeye başlayabiliyorsunuz. İsterseniz bu özel URL'yi arkadaşlarınızla paylaşarak 24 saat içinde onların da bu dosyayı indirmesini sağlayabiliyorsunuz. Özel URL karmaşık olduğu için sizden başkalarının bulması pek olası değil. 24 saat sonra dosya sistemden siliniyor.

Sistemin bir avantajı da sunucu taraflı bir çözüm olması nedeniyle dönüştürücü yazılımların güncellenme derdinin de olmaması.

Alttaki videodan sistemin bir demosunu izleyebilirsiniz.

15 Temmuz 2007 Pazar

Güncellenen Favori Programlarım

Fileforum üzerinde kendi adımla açtığım ve bir örneğini bu mesajda gördüğünüz favori programlarımın listesini sürekli olarak blog sütunumda görebilirsiniz.

Bu listede çok çeşili freeware ve shareware programlar güncellendikçe listenin üstüne taşınmakta ve yeni sürümlerden hızla haberinizin olmasını sağlamakta. Listede istediğiniz programa tıkladığınızda Betanews'ün Fileforum bölümündeki program sayfasına giderek program hakkında bilgi alabilir ve bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Ayrıca FeedBurner üzerinden de bu listeye kaydolabilir RSS okuyucunuza ekleyebilirsiniz. Feedburner adresi:
http://feeds.feedburner.com/favorilerim

RSS beslemesini göstermek için
SpringWidgets reader'ı kullandım. (Blogger'ın hazır RSS okuyucusu nedense 5 başlık ile limitli) Flash ile yapılmış bir widget. Bu tarz widgetlar bulmak isteyenler SpringWidgets sitesini takip edebilir.

İşte favori programlarım:


14 Temmuz 2007 Cumartesi

Voronoi Diyagramı


Yukarıda bir örneğini gördüğünüz Voronoi Diyagramı, birbirinden bağımsız bir küme elemanlarının (S)birbirileriyle olan uzaklıklarını ifade ediyor. İsmini veren Georgy Voronoi'den çok önceleri de kullanılsa da üzerinde araştırmalar yapan kişinin adını almıştır. Noktaları kapsadığı alana Voronoi hücresi adı da verilir.

Şekilde gördüğümüz noktalar diğer noktalar ile ilişkili olarak belirli bir alanı kaplıyor. Bu alan noktaların birbirine göre düzgün bir şekilde dağılmasıyla oluşuyor. Bir noktayı çıkartırsak o noktaya komşu tüm noktaları çevreleyen alanlar değişiyor.
Bu diyagram pek çok alanda kullanılır. Örneğin Thiessen poligonu adıyla, bir alanda toplanan yağmur miktarını ölçmekte kullanılır. Orta noktalar ölçüm istasyonu olup, ölçümlerin kapladıkları alana göre ağırlıklı ortalamasının alınmasıyla ölçülür.
Bu diyagramı el ile yapmak isterseniz, iki noktanın ortasından geçen normalleri çizerek yapmanız mümkün.
Ancak bunun için geliştirilmiş algoritmalar mevcut.
2B üzerinde çalışan ve istediğiniz noktaları üretebildiğiniz Fortune algoritması ile çalışan bir örnek görmek için tıklayın.
Sayfanın en altındaki aplet üzerinde CLEAR tuşun bastıktan sonra istediğiniz noktaları beyaz bölgeye tıklayarak ekleyin. RESUME dediğinizde diyagram çizimi canlı olarak başlayacak.

Çünkü Yeni Her Zaman İyi Değildir

Başlıkta kullandığım slogan tamamıyla katılsam da bana ait değil. Ancak www.oldversion.com bu prensipten yola çıkarak popüler pek çok programın eski versiyonlarını sunuyor. Eğer bir programın eski versiyonu size daha cazip geliyor veya karşılaştırma yapmak ve hatta koleksiyonunuza eklemek için eski versiyonları arıyorsanız bu siteye girerek sitedeki programların çok eskilere dayanan versiyonlarını indirebilirsiniz.

13 Temmuz 2007 Cuma

Online Bookmark Yöneticileri

Blogumda mesajların altında olsun, sayfanın sağ üst köşesinde olsun bazı simgeler, linkler dikkatinizi çekmiştir. Bunların bir kısmı social veya online bookmarking olarak adlandırılan sık kullanılan internet adreslerini barındıran sitelerin linkleri.

Bu linklere tıkladığınız zaman blog veya blog mesajlarından istediğiniz birini bu bookmark sitesinde kendi hesabınız altına ekliyorsunuz.

Yani bilgisayarınızda barındırdığınız sık kullanılanların bir online versiyonu.

Benim sağladığım linkler ziyaretçilerime kolaylık amacıyla. Yani ekleme yapmak için illa bir linke tıklamanıza gerek yok. Gidip kendi zevkinize göre her siteyi eklemeniz mümkün.

Bu sitelerin sosyal paylaşım türünde olanları genellikle başkalarına nelerden hoşlandığınızı göstermek, siteyi tanıtmak gibi amaçlar güdüyor. Online favori servisleri ise kullanıcı ihtiyacı için. Hem sosyal hem kişisel olan hizmetler mevcut. Kişisel bookmark sitelerine anti-social bookmark terimi de yakıştırılabiliyor.

Peki bu siteler nedir ne işe yarar?

Bu sitelerin bir avantajı sık kullanılanları internet üzerinde saklamaları. Böylece her gittiğiniz bilgisayarda sık kullanılan adreslerinize ulaşabiliyorsunuz. Bir yerde ekledim ama burada yok gibi bir derdiniz olmuyor. Bu da bu hizmetleri kendi bilgisayarınız yoksa veya sabit bir bilgisayar kullanmıyorsanız daha da önemli bir hale getiriyor.

Bir avantajı da dosyaları bilgisayarda saklanmadığı için sizden başka kimsenin bu linkleri göremiyor olması.

Bunun yanında klasik dosyalama sisteminin yanında bu favorilere etiketler ekleyerek kolay bulma imkanı yaratabiliyorsunuz. Arama fonksiyonu olduğunu belirtmeye gerek yoktur sanırım.

Bu sitelerin bir diğer sağladığı hizmet ise favorileri paylaşma hizmetleridir. Böylece beğendiğiniz bir siteyi online topluluk ile paylaşarak üstlere taşımanız mümkün olabilir.

Bu hizmetleri kullanmak için bir kullanıcı hesabı açmanız ve bir internet bağlantısına sahip olmanız yeterli. Bunun yanında eğer internet tarayıcınıza bu hizmetlerin varsa araç çubuğunu kurarsanız kullanılabilirlik açısından size fayda sağlayabilir.

Bu sistemin bir dezavantajı, bookmarklarınızın en azından bu hizmeti sağlayan şirketlerin eline geçebilecek olma ihtimalidir. Her ne kadar bu dosyaların siz istemediğiniz sürece başkalarının erişimine kapalı olduğu söylense de, kişisel zevklerinizi belirlemek amacıyla kullanılma ihtimali söz konusu.

Örnek Siteler

Bu tür online servisler Yahoo ve Google gibi büyük şirketlerin de dikkatini çekmiş durumda. Yahoo Del.ici.ous sitesini satın alarak hizmetleri arasına kattı. Delicious daha önce sadece paylaşım amaçlıyken, Yahoo bir gizlilik seçeneğini hizmete soktu. Böylece favorilerim sadece bana kalsın deme şansımız olmuş oldu. Delicious bloglarda da link listeleri göstermek için sıkça kullanılan bir site.

Google Bookmarks da klasik Google arabirimi (Gmail tarzı) ile sunduğu hizmet ile piyasada yer buluyor.
Ancak bu şirketlerin diğer hizmetleri gibi kullanımınız hakkında bilgileri almaları mümkün.

Hem kaliteli hizmet hem de gizlilik sunan bir site ise
LinkAGoGo. Bookmarklarınızı sıralamakla kalmıyor bazı kullanım istatistikleri, rating gibi özellikler vermenizi de sağlıyor. Klasör yaratmanızı ve sadece o klasörü paylaşabilmenizi bile düşünmüşler. Favorilerinizin yedeğini email olarak alabiliyorsunuz. Güvenlik açıklaması olarak kesinlikle linkleri kasıtlı olarak kimseyle paylaşmayacaklarını belirtiyorlar. Hizmet ücretsiz kullanılabiliyor ancak ücretsiz üyelikte bazı özellikler 2 aydan sonra kapanıyor ve reklam gösterilmeye başlanıyor. Bookmark sayısı içinse 5000 adet sınırı var. Üst seviye üyelikler ise cüzi bir miktar (yıllık 4-7 $ gibi) Türkçe desteği malesef bulunmuyor.

Bookmax ise kesinlikle güvenli olduğunu hiç bir bilgiyi paylaşmayacağını belirten bir site. İlk bakışta çok basit bir arabirim ve kullanım sunsa da güvenilir ve ücretsiz olması avantajı. Ayarlardan bazı güzel kullanım özellikleri eklemek mümkün. Ancak bu sitenin de Türkçe desteği bulunmuyor.

Sizin de bildiğiniz kaliteli, güvenilir ve kullanışlı siteler varsa bizlerle paylaşırsanız buradan yayınlamak bizim için mutluluk olacaktır.

12 Temmuz 2007 Perşembe

Online Mühür Üreticisi



Solda örneğini gördüğünüz, mührün bir benzerini yapmak için http://www.says-it.com/seal/ adresine gidip mühür üreticisinde istediğiniz ayarlarla oynamanız ve GO tuşuna basmanız yeterli.

Malesef ortadaki logoyu istediğimiz bir logo yapamıyoruz ancak geniş bir seçenek sunuluyor.

Aynı şekilde etraftaki bordür de hazırdaki bordürler arasından seçilebiliyor.

Sadece yuvarlak değil, beşgen, kare, üçgen ve kalkan şeklinde yapmak da mümkün.

Çıktı boyutunu da ayarlamanız mümkün.

11 Temmuz 2007 Çarşamba

Zarfsız Mektup - KendinYap

Mektubun yaygın olarak kullanıldığı zamanlarda şahsen en büyük sıkıntım zarf konusunda olurdu. Mektup kullanımı ne kadar azalsa da bunun üzerine düşünenler var demek ki zarfsız mektup için bir çözüm bulmuşlar.

http://www.letterfu.com/ adresinden hazır mektup taslaklardan beğendiğiniz birinin çıktısını aldıktan sonra yapmanız gereken yazıcının dokunmadığı tarafa mesajınızı yazmak. Daha sonra kağıt üstündeki katlama talimatlarını takip edip mektubu zarf şekline sokabilir, en sonunda adresi yazıp mektubu istediğiniz kişiye yollayabilirsiniz.

Tasarımlara
buradan ulaşmanız da mümkün. Ayrıca Source kısmından tasarımların vektör kodunu alıp kendi mektup tasarımlarınızı yapabilirsiniz.

12 Yüzlü Takvim - KendinYap

12 yüzlü ve her yüzünde bir ay bulunan 3 boyutlu bir takvim ister miydiniz?

O zaman bu adresten girerek kendi takviminizi, istediğiniz yıl için yaratmanız mümkün. İster düzgün 12 yüzlü ister romboid (paralel kenar) şeklinde yapabilirsiniz. Romboid versiyon yapıştırıcıya bile ihtiyaç duymadan yapılabiliyor.

İstediğiniz takvim ayarlarını yaptıktan sonra bir PDF dosyasını yazdırdıktan sonra takviminizi yapmaya başlayabilirsiniz. Takvimi Türkçe yapmak mümkün.

10 Temmuz 2007 Salı

En Eski 100 Alan Adı

Internet günlük hayatımıza gireli çok da uzun bir zaman geçmedi. Ancak alan adları çok uzun sayılabilecek bir tarihe kadar gidiyor. Jottings.com 1985'lerden beri kayıtlı ve günümüzde halen aktif olan alan adlarının bir listesini yayınlıyor.

Listenin en başında alan adını 15 Mart 1985 tarihinde kaydeden
http://www.symbolics.com/ bulunmakta. Şirket el değiştirmiş. Alan adını ilk kaydeden şirket LISP dilinde özel amaçlı yazılımlar üreten bir şirketmiş. Şu anki site tasarımı ise en eski alan adı ünvanı ile paralellik gösterir biçimde eski kalmış.

İkinci sırada BBN.com bulunuyor. Bu şirket de genel kapsamlı teknolojik çözümler sunan bir şirket.

Think.com ise eğitim amaçlı bir site ve listede üçüncü sırada.

Listenin üst sıralarında hepimizin tanıdığı elektronik ve yazılım sektörü şirketleri yer almakta. Görünen o ki XEROX, HP, IBM, SUN ve INTEL gibi şirketler de fazla beklemeden alan adlarını almışlar.

Alan adlarının kullanımı ise rakamlardan oluşan, uzun ve hatırlaması güç olan IP adreslerine bir çözüm olarak gelmiş.

Listenin tamamına
bu adresten ulaşabilirsiniz.

Dijital Fotoğraf Makinesi Rehberi - Yan Özellikler

Dijital kameralar hakkındaki yazı dizimin son bölümünde marka ve modellere göre sıkça değişkenlik gösteren yan özellikler hakkında bilgi vereceğim. Konuyla ilgili önceki yazıların listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Pil ve Tüketim

Dijital fotoğraf makineleri pil tüketimi konusunda malesef hiç de tutumlu değiller. İlk defa kamera edineceklerin en çok yakınacakları konuların başında şüphesiz bu gelir. Pilin çabuk bitmesinin bir çok dezavantajı var. Çekim yapma süreniz kısıtlanıyor, gerektiğinde flaş kullanma şansınız olmuyor, pil masrafı etmeniz gerekebiliyor. Özellikle gece çekimlerinde dahili flaş ile yapacağınız çekimler çekim sürenizi önemli ölçüde azaltacaktır.

Bu nedenle şarj edilebilir piller büyük önem taşıyor.
Makinelerin bir kısmı takıp çıkartmaya imkan veren AA veya AAA piller ile çalışıyor. Bu pillerin avantajı bittiğinde bir dükkandan alıp değiştirme imkanınızın olması. Ayrıca şarjlı kalem veya ince kalem pil alırsanız bunları şarj etmeniz ve sürekli pil masrafından kurtulmanız mümkün. Şarjlı pillerde NiMH (Nikel Metal Hidrid) tipleri NiCd (Nikel Kadmiyum) tiplerinden çok daha iyi özelliklere sahiptir.

Pil teknolojisinde Li-Ion (Lityum İyon) şarjlı pil olarak en iyi seçenek olarak görünüyor. Ancak malesef Li-Ion tipindeki piller düzgün şarj edilmediklerinde patlama tehlikesi içerdiklerinden genellikle AA yani standard kalem pil şeklinde kullanılmıyor. Bu da şarj bittiğinde elektrik kaynağı yoksa ancak makinenize uyacak bir Li-Ion yedeğiniz varsa çekime devam edebileceğiniz anlamına geliyor. Ayrıca şarj aletini de yanınızda taşımanız gerektiğini de unutmamak lazım.

Ancak hafif ve yüksek pil ömrü ile Lityum İyon pillerin kendi şarj aletleri ile gelmeleri önemli bir avantaj.

Eğer dışarıda çok uzun süreli çekim yapmanız gerekiyorsa ya fiyatı NiMH pillere göre daha pahalı olan bir yedek lithium ion pil ya da AA pil ile çalışan bir makine almanızda fayda var.

Flaş


Dahili olarak çoğu makinede gelen bu flaşlar genellikle yakın mesafelerde aydınlatma sağlıyor. Bazı makinelere ayrıca bir flaş takılması mümkün. Hot-shoe adı verilen ve ray şeklinde flaşın oturabileceği bu flaşlar daha çok profesyonel makinelerde mevcut.

Yanlış inanışın aksine aydınlatma sadece gece çekimlerinde değil, gündüzleri gölge alanlardaki çekimlerde de önemlidir. Bu durumda dolgu flaşlar önemli rol oynar. Bu flaşlar ortama göre gerekli ışığı yollayıp düzgün fotoğraflar çekilmesini sağlar.

Kameraların çoğu flaşın ne zaman yakılacağını algılayan otomatik flaş özelliği ile gelir. Bu özellik istenirse kapatılabilir.

Kırmızı göz engelleme adında olan flaş modları da mevcuttur. Bu modda bir seri düşük oranda ışık yakılır ve göz bebeklerinin küçülmesi sağlanır. (Zira kırmızı göz etkisi, göz bebekleri içinden geçen ışığın kanın fazla olduğu retinadan yansıması sonucu oluşur) Ardından daha şiddetli bir flaş ile fotoğraf çekilir.

Flaşların pil düşmanı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ayrıca doğal bir ışık olmadığından görüntülerde istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle mümkün olduğunca iyi aydınlatılmış ortamlarda çekim yapmanız fotoğraflarını için faydalı olacaktır.

Çekim Hızı

Bazı kameralar peşpeşe hızlı çekim yapmaya olanak tanır. Buna continous (devamlı) veya burst de denebilir. Burada özellik fps cinsinden ifade edilir. Bunun açılımı "frames per second" yani "saniye başına çerçeve"dir. Bir saniyede yapabileceğiniz çekimi belirtir. Bazı kameralarda ilk çekim daha hızlı olur devamında daha yavaş ama sürekli bir çekim sağlanır. Bu çekim sürekli hareketin fazla olduğu durumlarda kullanılabilir.


Vizör

Vizör yakalanacak görüntüyü çekimden önce gördüğümüz ve bu şekilde seçtiğimiz pencereye denir.

Eski fotoğraf makinelerinde de bulunan tarzda optik vizörler görüntüyü lensten bakıyormuş gibi vermiyorsa, görüntüde hata oluşabilir. Bu nedenle varsa optik vizörün TTL (through the lens) özelliğine sahip olması gerekir.

Optik vizörün yanı sıra dijital kameralarda sıkça kullanılan LCD (liquid crystal display) adı verilen ve görüntüyü eş zamanlı olarak yayınlayan ekranlar bulunmaktadır. Bu ekranların avantajı görüntüyü lensin yakaladığı gibi ve büyük bir biçimde görmemizi sağlamasıdır. Görüntüye yakınlaşmak, kesmek, seçmek mümkün olabilir. Ancak yüksek pil tüketimi bir dezavantaj olmaktadır. Bu nedenle çoğu makine belirli bir süre kullanılmadığında ekranlarını otomatik olarak kapatır.

LCD ekranlar modellere göre değişiklik gösterir. Örneğin gövdeden ayrılan ve serbestçe hareket eden ekranlar mevcuttur. Ayrıca kaliteli bir LCD'de yansıma önleyici filtre bulunmalıdır. Böylece parlak ışıkta LCD'nin görünürlüğü sağlanır.

LCD'nin boyutları kamera boyutlarını etkilediğinden daha büyük daha iyi demek çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

LCD ekranın bir diğer özelliği de menü işlevi görmesidir. Özellikle DSLR makinelerde genellikle bu iş için kullanılır, canlı görüntü vermezler. Ayrıca kamera hakkında genel bilgilere de (hafıza durumu, pil, vb) buradan ulaşılabilir. Bazı kameralarda bir tane daha ekran bulunabilir.

LCD'lerde önemli özellikler boyut, çözünürlük ve renk sayısıdır. Boyut diyagonel (sağ alt köşe-sol üst köşe arası mesafe) olarak belirtilir. İnç cinsinden verilen boyutları 2.54 ile çarparak santimetreye çevirebilirsiniz.
Çözünürlük AxB gibi belirtilir ve bu ekranın A genişliğinde, B boyunda piksele sahip olduğunu belirtir. Bunların çarpımı ekran çözünürlüğünü belirtir. Yanında K yazan rakam ise ekranın gösterebildiği renk sayısını belirtir. (100K gibi) Aynı standartta bir üründe bu üç rakam ne kadar büyükse ekranın o kadar iyi görüntü vereceği söylenebilir.

Son vizör tipi de EVF (electronic viewfinder) adı verilen ve yine bir LCD'den oluşan ancak daha küçük boyutlarda olan ve gözün daha yakından bakmasını sağlayan tipteki vizörlerdir. Bunlar da TTL tipindedir ve ışıktan etkilenme oranları daha azdır. EVF olan kameralarda ayrıca bir optik vizör bulunmaz.
EVF'lerde görüntü kalitesi genellikle daha yüksektir.

Göz bozukluğu olanlar optik ve EVF vizörlerde diopteri adı verilen ve istediğiniz biçimde görüntüyü ayarlayabildiğiniz özelliğin olmasına dikkat etmeli.


Menü

Menü bir kameranın elimize almadan çok da bilemeyeceğimiz özelliklerinden biri. Bir kamerayı satın almadan önce menüsünü inceleme şansınız varsa bunu kesinlikle kaçırmayın derim.

Menüde kameranın çeşitli ayarlarına ulaşabilir, bilgi alabilir, çekilmiş resimleri izleyebilir ve bunları silebilirsiniz. Menünün kolay kullanılabilir olması özellikle elektronik cihazlarla samimi olmayan kişilerin de kullanmasını planlıyorsanız önemli. Ayrıca menünün Türkçe desteği olması da göz önüne alınmalı.

Bir küçük not, kameranızı alır almaz tarihinin doğru olup olmadığını kontrol edin. Zira bu tarih resimlerin dosya bilgilerinde saklanacak, İsterseniz resmin üzerine zaman etiketi biçiminde basılacak. Bu nedenle yanlış bir tarih ileride kafa karışıklığına neden olabilir.

Resim yönetimi amacıyla bazı kameralar thumbnail adı verilen resimlerin küçük hallerinin bir liste halinde gösterildiği yazılımlar sunar. Böylece tek tek tüm resimlere bakmak zorunda kalmadan istediğiniz resim üzerinde işlem yapabilirsiniz.


EXIF

Exif, "exchangable image file format" teriminin kısaltmasıdır. Türkçe anlamı takas edilebilir resim dosya formatıdır. Esasen resim görüntüleme üzere bir belirtmesi yoktur. Hali hazırdaki JPEG, TIFF ve RIFF gibi resimlere meta etiketleri ekleme suretiyle oluşur.

Bir Exif verisi resim ile ilgili çekim ayarlarını içerir. İlk başta çok önemli bir özellik gibi gözükmeyebilir ancak resimleri sonradan incelerken çok işinize yaradığı durumlar olur. Fotoğraf çekiminde kullanılan ayarlar hatalarınızı görmenize yarar ve hatta resmi düzeltmek istediğinizde ne tür işlemler yapmanız gerektiğine karar vermenize yardımcı olabilir.

Örneğin bazı makinelerde otomatik fotoğraf döndürme özelliği mevcuttur ve bu bilgi Exif içerisinde saklanabilir. Böyle durumlarda dik çektiğiniz fotoğrafları sonradan bilgisayarda veya kamerada tek tek çevirmek zorunda kalmazsınız.


Video Çekim


Fotoğraf makinelerinin bir video kamera olmadığını herkesin bilmesi gerekir. Ne işlev olarak ne de kalite olarak bir video kamera kalitesini beklemek gerçekçi bir beklenti olmaz.

Ancak dijital fotoğraf makineleri video çekimine de imkan vermekteler. Hatta kimi kameralar webcam olarak dahi kullanılabilmekte.

Burada önemli unsur çözünürlük ve saniye başına çekilen çerçeve değerleri.

Genel örnek vermek gerekirse PAL formatında bir VCD 352x288 çözünürlüğünde görüntü sağlar. Bir DVD ise 720x576 çözünürlüğünde video sağlar. Bunların fps değeri ise 25 gibi bir rakamdır. Bu rakamları karşılaştırmanızın kolay olması açısından veriyorum.

Genellikle çözünürlüğü yüksek seçmeniz mümkün olur ama bu kez fps değeri düşer. İnsan gözünün videoyu düzgün görmesi için gereken fps değerinin 20 olduğu söylenir. Bu değerin altında fpslerde çekim yaparsanız görüntü gözünüze durup durup oynuyormuş gibi gelecektir.


Transfer

Transfer konusuna
Hafıza yazımda değinmiştim. Dijital kameralar genellikle en az bir USB portuna sahip olarak gelirler. Burada önemli olan eski USB 1.1 yerine, USB 2.0 nesil bir kamera almak çünkü hız farkları çok büyük. Ayrıca daha hızlı ama daha az yaygın firewire ile ilgili bilgiyi de bulabilirsiniz.

Transferin bir diğer olasılığı da uzaktan yakalama (remote capture) adı verilen ve tüm resimleri bilgisayarın kablosuz bir bağlantı ile yakaladığı tipteki kameralardır.

Bunun yanında bazı kameralar kablosuz bir teknoloji olan Bluetooth'a da yer vermekteler. Böyle bir kamera sahibiyseniz bir fotoğrafçıda, yanınızda hiç bir kablo taşımadan resimlerinizin çıktısını alabilirsiniz. Bluetooth genel bir protokol olduğundan kablosuz olarak pek çok cihaz ile iletişime geçilmesi de mümkün olacaktır.

TV Out özelliği de kameranızı televizyona bağlayarak görüntüleri buradan izlemenize imkan tanır. Türkiye'den alınan makinelerde bu sorun olmasa da yurt dışından alma durumunuzda makinenin PAL yayın standardını desteklemesini istemelisiniz. Aksi takdirde alet Türkiye'de uyum sorunları yaşayabilir.


Ekstralar (tripod, çanta, ...)

Satış sırasında verilen bazı yan ürünler de bulunmakta. Örneğin bazı kameralar tripod yani kamerayı sabitleyebileceğiniz üç bacaklı sehpası ile gelmekteler. Tripod özellikle otomatik çekim yapmak istediğinizde işinize çok yarayacak bir parçadır. Ayrıca yakın ve bazı özel ayarlı çekimlerde de kamerayı sallamamak adına gerekli bir parçadır.

Çoğu kamera taşıma ve koruma sağlayan bir çanta ile gelmektedir. Genel olarak gördüğümüz fiyat ile doğru orantıda kaliteli çantaların geldiğidir.

Pek çok makinede kampanya dönemlerinde bir de hafıza kartı hediye edilir.


Dijital kameralar hakkında genel bilgiler verdiğim bu yazı dizimin sonuna geldim. Tabi bu konuyu tamamen kapattığım anlamına gelmiyor. Yeni teknolojiler, ürün tanıtımları ile ilgili yazılarımı bu blog aracılığıyla takip edebilirsiniz.